Tangodaki doğru anlayış
Tango, bir iletişim dansıdır. Lisan gibi öğrenilir ya da öğrenilmelidir. Çünkü tümüyle doğaçlama yapılan bir danstır tango. İçinde ezber barındırmaz. Herhangi bir kriteri yoktur tangonun. Yaş, kilo, boy, esneklik, gençlik, yetenek vs. bir önem arz etmez tango için. Sosyal bir danstır ve çok yaygındır. Ülkemizde de gittikçe artan bir tango ilgisi, büyüyen bir tango kalabalığı vardır. İstanbul, dünya tango başkentlerinden biridir. Her yıl, çok farklı ülkeden yüzlerce insan, tango deneyimi için ülkemiz festivallerini tercih eder.
Bu sosyal dans ile ilgili zihinlerde pek gerçekçi olmayan kabuller vardır. Sadece Antonio Banderas tipli erkekler ile Jennifer Lopez görünümlü kadınların yapabileceği, file çoraplı, ağzında güllü, adeta ıslak saçlarla yapılan ateşli bir dans olduğu varsayımı; popüler kültürden, Hollywood filmlerinden, reklamlardan bize mirastır ve maalesef gerçeği yansıtmamaktadır. Tangoya tutkunun dansı, aşkın dansı gibi betimlemeler koreografi gibi, film sahnesi gibi durumlarda sıklıkla karşımıza çıkabilir ancak tangoyu sadece bu pencereden değerlendirmek, yüzeysel ve eksik bir bakış açısıdır.
Tango müziğinde pek çok duyguya, temaya yer vardır. Aşk, tutku, kıskançlık, özlem temalarının yanında neşe, eğlence, politik söylemler, isyan, yas ve daha pek çok konuya rastlarsınız. Bu yüzdendir Arjantinlilerin yas tutarken de tango dansına sığınmaları.
Buraya kadar olan kısım, tango deneyimine kapalı olan zihinlerin varsayımlarından beslenen ve tango dansını ıskalamaya da neden olabilecek bazı yanlış anlamalardır.
Bir şekilde tangoyla temas etmiş ya da tangoyu deneyimlemeye karar vermiş kişilerin ise, başka yanılgıları olabilir. Bu yanılgıların en başta doğru şekilde gözden geçirilmesi, devamındaki tango deneyimi için çok belirleyicidir.
Tangodaki anlayış, deneyim için çok belirleyicidir.
İlk olarak tangodaki rollerin doğru anlaşılması konusunda çaba sarfetmeye, bu konuda çalışmaya ihtiyaç vardır. Rollerin doğru kavranamadığı bir yerde danstaki kelime dağarcığına yeni hareketler eklenmesine yönelik tüm çabalar, maalesef beyhude kalacaktır. İlk yanlış anlama, lider ile takipçi arasındaki aynı dili konuşabilmekten ve rollerin iyi icra edilmesinden doğabilecek diyalogtan evvel, figürlere yatırım yapılmasıdır. Sadece bu sebeple, tangoda ilerleyememesini yeteneksizliğine ya da partnerinin eksikliğine bağlayan ve yolculuğun erken döneminde tangoya veda eden kişiler tanıdım ve maalesef sorunun anlayış ile ilgili olduğunu görememişlerdi.
Tangodaki taraflar, belirsizliğe razı olarak piste çıkarlar. Tangoda pistin saat yönünün tersine akmasının haricinde belirli olan hiçbir şey yoktur. Öyle ki yol, adım attıkça belirecektir. Bu açıdan hem takipçi hem de lider rolü, cesur olabilmeyi gerektirir.
Lider, takipçi ile arasındaki mesafeyi bozacak hamleler yapar. İlk adım ise, başlangıç noktasını terk edebilmeyi yani adım atabilmeyi göze almaktır. Takipçi ise, bu hamleye mesafeyi korumaya yönelik bir cevapla karşılık verecektir. Bu tekrar eden bir süreçtir. Böylelikle yol katedilebilir. Bu sebeple ısrar ve tutunma, tangoda önümüze taş koyan diğer engellerdir. Yolcululukta bizi neyin beklediğini bilmiyor olmamıza rağmen, olasılıklara açık bir anlayışla adımlar atılır.
Bir diğer yanlış anlama ise, tarafların bu serüvende birbirlerinin yol arkadaşı olduklarını unutmalarından kaynaklanır.
Tangoda, lider ve takipçi arasındaki iletişimden doğan dans, muhteşem bir ekip çalışması örneğidir. Dans, iki kişiliktir ve yol beraber yürünecektir. Bu nedenle, birbirleri açısından iyi bir dinleyici olmaları kaçınılmaz bir gereksinimdir. Ancak birbirini anlayan insanlar, birbirlerinin ihtiyaçlarını gözetebilirler. Tangoda da durum aynen böyledir.
Öte yandan, her iki taraf da rollerinin getirdiği sorumlulukların bilincindedirler. Mevcut potansiyellerinin elverdiği ölçüde, birlikte ilerlemek için gereken donanımlar konusunda kendilerine dolayısıyla danslarına yatırım yaparlar. Ders alırlar, pratik yaparlar, farklı kişilerle dansı deneyimleyip kendilerini geliştirirler. Aynı zamanda bulundukları pistin sorumluluğunu da taşırlar. Hem birbirlerine hem de pistteki diğer icracılara karşı nazik ve ilkeli davranırlar.
Tangoda sen, ben tartışması; haklı çıkmaya yönelik tepkiler anlayışımıza yönelik bir başka engeldir. Biri diğerinin rolünü çalmaya, kişisel alanına müdahale etmeye ya da onun adına karar vermeye kalkmaz. Danstaki figürlerle kendini ön plana çıkarıp; bireysel bir tutumla hareket etmez.
Tango iki kişi arasındaki iletişimdir evet; ancak aslolan danstır. Bu ekibin üyeleri, beklentilerle ve varsayımlarla hareket etmezler. O sırada çalan müziği duymak, yani mevcutta olana bakabilmek esastır. Birbirleri ile ilk defa dans ediyor olsalar da yıllardır tanışıyor olsalar da bu durum aynıdır. Her dans, yeni bir başlangıçtır ve dikkatin pistte ve birbirlerinde olduğu bir konsantrasyonu hak eder.
Tango, sonuca değil; sürece odaklanabilenlerin dansıdır.