Makyaj ile Zarafet

Makyaj:
Fransızca “maquiller” boyamak, süsleyerek değişik hale sokmak anlamına geliyor. +age sonekiyle, makyaj (maquillage) türetilmiş.

Freestocks – Unsplash

İçimizdekiler, süsleyerek örtülemiyor.
Bakışımızdan, bardağı tutuşumuzdan, koltukta oturuşumuzdan, kelimelerimizden, tepkilerimizden dışarı taşıyor. Yansıyor.

Güzel kıyafetler giymekte ya da makyaj yapmakta bir problem yok; söylediklerim böyle anlaşılmasın isterim. Sadece zarafetin, süsleyerek olabileceği varsayımıyla ya da değişik hale sokma çabamızla olabilecek bir şey olmadığını anlamamız gerekiyor.

Eminim tesadüf etmişsinizdir; bazen güzel giyimli, makyajlı birinin konuşmaya başladıktan sonra sizi şaşırttığı olmuştur. Dışarıdaki bakım, güzellik içerideki ile tezat bir durumda kalır sanki. Ya da çok sakin, sessiz ılımlı ‘görünen’ birinin, çocuğunun bardağı yere düşürmesiyle birlikte sesinin alevlenmesi bir olur. İçerideki stres, dışarı sızmaktadır.

Zarafet için makyaj yapmak gerekmiyor, tam tersi örtüleri kaldırıp; altındakine bakmak gerekiyor.
İçimizdeki iyiyi teşvik etmek, sözlerimizin ve eylemlerimizin gerisindeki tutumlarımıza bakmak ve varsa oradaki kabukları sıyırmakla açığa çıkabiliyor.

Öte yandan duygular, bizim içimizdeki elmaslar ve onlar da makyajla örtülemiyor, boyayarak daha güzel bir hale gelmiyor. Bastırdığımızda geçmiyor, havalı elbiseler kamufle etmiyor. Öyle sanıyor olabiliriz. Belki de bu yüzdendir durmadan gülümseme ya da espri yapma çabamız.

Konfüçyüs, “İnsanoğlu saklanamaz” demiş.
Saklanamıyor.
Zarafet, düşünce, söz ve eylemlerimizden yansıyor.
#zarafeteğitimleri

You may also like