‘Ne yapmak’ yerine, ‘nasıl yapmak’

Erik Mclean – Unsplash

 

Ne yapacağımızla o kadar meşgulüz ki, nasıl yapacağımız konusunda hiç düşünmüyoruz.

Zarafet eğitimleri dendiğinde aklımıza çatal, bıçak nerede durur; yemeğe hangi çataldan başlanır; nerede ne söylenir, ne yaparsak zarafetli olunur gibi konular gelmesi de belki de bu yüzden.

Tüm hayatımız için bir kılavuz olsa, -içinde yapılacaklar listesi olan- sanki çok rahat edeceğiz. Bilgi istiyoruz, mümkünse de hap bilgi. Ve o bilgiyi edindiğimizde artık “oldu” zannediyoruz.

Bilgiye erişmek günümüzde bir sorun olmaktan çıktı. Fakat ‘sadece’ bilgiyle “oluyor” mu?
Görgü kurallarını ya da herhangi bir konudaki kuralları öğrenmekte bir sakınca yok elbette; hatta öğrenelim. Hangi kadeh hangi şarap için, önce kime selam verilir, tanışırken ne söylenir gibi gibi meraklarımıza yanıt bulalım elbette. Ancak zarafet söz konusu olduğunda, ne yapılacağından çok nasıl yapılacağı konusuna odaklanmaya ihtiyacımız var. Kadehi doğru yerden tutmak, maalesef zarafeti “garantilemiyor”.

İçeceğimizi nasıl içtiğimiz, içerken diğer objelerle, varsa çevremizdeki kişilerle nasıl temas ettiğimiz, o bardağa nasıl uzandığımız, nasıl yudumladığımız; nasıl masaya bıraktığımız diye devam ediyor ve bunların hepsi birbirinden bağımsız değil.
Eğer zarafeti önemsiyorsak, süreci izlemeye ve bunun için de yavaşlayabilmeye razı olabilmek gerekiyor.
Bütün görgü kurallarını bilsek, hepsini harfiyen doğru yapsak bile; bir yudum tüm kuralları yıkmaya yetiyor.
Çünkü bilgi, tek başına yetmiyor.

#zarafeteğitimleri 

 

You may also like