Zarafet, alışverişte görülebilir mi?

Mevcut ekonomik koşullarla alışverişlerimizin görece ölçülü olduğu bu dönemde, Zarafet alışverişte de görünür olabilir mi sorusu aklıma düştü ve yaşamlarında zarafetin izini sürenler için yardımcı olabilir diye düşündüm.

Shopping Freak-Freestocks-Unsplash

 

Buradaki köşemde sıklıkla zarafetin bir oluş hali olduğundan; düşünce, söz ve eylemlerimiz aracılığıyla yansıyabildiğinden bahsetmiştim. Bu nedenle günlük hayattaki pratiklerimize bakmak ve eylemlerimizdeki ‘nasıl’larımızı’ gözlemlemek önem kazanır.

İlk olarak, neden alışveriş yaptığımızı hatırlamak, iyi bir başlangıç olabilir.

İhtiyacımız olanı mı alıyoruz? Yoksa aldığımız şeyin vaadettiği hissi mi satın alıyoruz?

Etrafımız bize alışverişi hatırlatan görsellerle, kişilerle, mekanlarla çevrilmiş durumda. Onlara göre, her durumda alışveriş yapmak için bir nedenimiz olabilir. Zaten moda kavramı da ‘hemen şimdi’ anlamına gelen, latince modo kelimesinden türemiştir. Zemininde aciliyet mesajının örtülü olduğu moda, geçici heves demektir.

Geçici olduğunu bildiğimiz halde, bugünkü hevesin seneye tümüyle başka bir yere adresleneceğini bile bile sadece bir ürünü moda olduğu için satın alırken bulabiliriz kendimizi. İhtiyacımız olmadığı halde, bize hiç yakışmasa bile… Gereği olmasa bile…

İşte tam da burada, kendi kendimizi iştah kabartan görsellerin içimizde uyandırdığı eğilime tutsak etmeden hemen önce, neden alışveriş yaptığımızı hatırlayabilirsek; alışverişte de zarafetin olduğu bir yere taşıyabiliriz kendimizi.

Alışveriş yapma deneyiminin, güzel olmakla bir alakası olmadığını sanırım biliyoruz; ancak sürüklendiğimiz davranış maalesef bu anlayışı desteklemiyor. Alışveriş yaptık diye güzel olmadığımız gibi, aldığımız kıyafetlerle de zarafetli olmuyoruz. Kıyafetlerimiz modaya uygun olabilir; ancak zarafetin moda ile bir ilgisinin olmadığını anlayabilmemiz gerekiyor.

Geçici hevesler (moda), sözlerimizin ve davranışlarımızın etkisinin yanında maalesef çok zayıf kalır. İnsanların görünüşleriyle karşılanıp; davranışlarıyla uğurlanması da bundandır.

Kıyafetimize özen göstermek, temiz ve bakımlı olmak, bulunduğumuz ortama uyum sağlamaya çalışmak elbette zarafete dahil. Ancak zarafet, moda olan bir elbiseyi giymekle oluşan bir hal değil.

İstediğimiz her şeyi alabilecek durumda olmak, bunu ilan etmemizi gerekli kılar mı?

Freestocks – Unsplash

Zarafet her türlü aşırılıktan uzak bir ölçülülüğe işaret eder. Gösterişten uzak durabildiğimiz yerlerde belirir. Başkalarının iştahını harekete geçiren eylemlerimiz, bizi zarafetten uzaklaştırır. Alım gücümüzün yeterli olması, hangi amaçla alışveriş yaptığımıza bakmaktan uzak tutmamalıdır bizleri. Komşumuzun, arkadaşımızın ya da akrabamızın zar zor geçindiği bir düzende, elimizde havalı markaların olduğu poşetlerle geçici heveslere erişebilme gücümüzü ilan etmek, gücümüzü değil; olsa olsa duyarsızlığımızı gösterir ve ne yazık ki zarafet yanımızdan dahi geçmiyordur.

Yemek yerken ölçülü davranmak zarafetten ise, alışveriş için de bu böyledir. Bir şeyi ucuz diye ya da sadece moda olduğu için ihtiyacımız olmadığı halde satın almak ile, karnımız aç olmadığı halde bir tabak daha yemek arasında pek bir fark yoktur.

Ölçülü olabiliriz, duyarlı olmayı tercih edebiliriz. Alışverişin ‘kendimizi iyi hissettiğimiz’ bir deneyim olduğu fikrini bir kenara bırakıp; geçici heveslerin yönlendirdiği biçimde davranmayabiliriz.

Zarafet, alışveriş merkezinden satın alınamıyor. Çünkü zarafetin modası yok; çünkü geçici hevesler, zarafete dahil değil.

#zarafeteğitimleri

You may also like